29 Mart 2016 Salı

ESKİNİN ESKİMEYEN ŞIKLIĞI





                                              
1940 ile 1950 yılı arasındaki moda dünyası ilgimi çekti. O dönemde kıyafetler oldukça renkliymiş. Mankenler ve moda devleri daha mütevazi kıyafetleri tercih etmişler. Bu kıyafetlerin en önemli yanı ise rengarenk olmaları. Oldukça zarif ve şık tasarımları sizlerin beğenisine sunuyorum.
Sevgiler. :)
 
“1950’li yıllar kadınların zarif ve ölçülü şıklıklarını yansıttıkları bir dönemdir..”
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

BEYZA YILMAZ

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 

 

20 Mart 2016 Pazar

'YENİ DÜNYA' TRENDİ


 

 
 
Tipaine Beaurpere’ in bir Fransız markası olan ; Nelly Rodi adına birkaç ay önce düzenlediği seminerde ben de bulundum.
2016-2017 sonbahar-kış trendiyle ilgili anlatılan şeyler ,verilen anahtar kelimeler çok kısa bir süreçte hayata geçti.
Çeşitli markaların defilelerine göz attığımda gördüm ki artık bakış açısı yeni bir boyut kazandı.
En çok karşılaştığım detayları birkaç başlık altında toplamak istiyorum .
 
 
    
 
Önümüzdeki 2 yılın anahtar kelimesi :SAYGI.
Artık kıyafetlerde asalet,klasik sanatın sadeliği ve doğal kaynakların kullanımı ön planda .
 
 
90'lı yılların modernleşme halinin bir yansıması var.

Kuruluk ve vahşi doğa tema olarak kullanılıyor çoğu üründe . sebebi; genç neslin internete bağlı yaşaması ve kendini uzaklarda arama isteği.


NELLY RODİ

 
 
Ve bu özelliklere en uygun sembolün de arı olduğunu düşünürsek ; bu tam anlamıyla bir akım etkisi oluşturmalı.
 
ARILAR
 
 
Artık Chanel markasına ait çoğu tasarımda arıları ve arıya ait her tonu görebilmek mümkün.
Bal sarısının her tonu,kraliçe arının asaletinden yola çıkan asil kıyafetler koleksiyona boyut kazandırmış.
 
 
 
 
Makyajda ve kullanılan aksesuarlarda saç stillerinde de bir düzen hakim. Ayrıca yeni trende uygun olarak kömür siyahı tercih edilmiş göz makyajında.
 




Yapılan son belirlemelere göre ; bu sene en çok kullanılacak iki renk ; gökyüzü mavisi ve pudra pembesi olacak.


 
 
 
 
 
İşlevsellik yeni bir lüks günümüz insanı için .
Mekanik,altın sarısı, tibet tonları, havuç çürüğü tonları, pudra pembe ve gri temel renk gamları.



YARGICI
 
 
BURBERY
 
Erkeklerde kruvaze kapamalı ceketler ön planda .
 
 

 
Camper  ve Muji markaları gündeme geldi ve modellere baktığımızda nedenini anlamak zor değil .
 

 
Klasik ve spor tarzın birleşmesi Camper'a ait bu ayakkabının işlevsel olmasını sağlamış.
 
                                                                                    
 
Shrink Wrap t- shirt   Muji' ye  ait bir üründür . Muji; markasız ama kaliteli anlamına gelen bir japon markasıdır.
 
Bu ürünün ilginç tarafı ;t-shirt küçük bir pakete vakumlanmıştır.
 
 
Uzun ve zorlayıcı yolculuklara çıkan inanların alan tasarrufu ve kulllanım rahatlığı sorunlarına güzel bir çözüm olmuş bu ürün.
 
 
 
 
 
   Bershka ' nın yeni sezon ürünlerinde en çok rastlanan ürün ; Bomber ceket. 'Drive' filminde Ryan Gosling'  in giymesiyle etkisi tüm dünyaya yayılmış durumda . 
 
Erkek giyimde uzun gömleklerle birlikte kullanılan Bomber ceketler şu an en çok kullanımda olan tarz.
Ayrıca armalı ceketler de çok rağbet görmekte .
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
ŞULE SAĞLAM
 
 
 
 
 
 
 

3 Mart 2016 Perşembe

Savaş Ve Göç Tasarımlarımız






Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Giyim Üretim Teknolojisi Bölümü olarak ;
Ders hocamız Ayşe Fıçıcıoğlu önderliğinde, atölye derslerimizin final çalışması için ;
 Savaş ve Göç teması üzerinde tasarımlar yaptık ve bu tasarımların dikimini gerçekleştirdik.

 Amacımız, böylesi acı bir gerçek ile bir parça yüzleşmek ve farkındalık yaratabilmek, umarım bu konuda başarılı olabiliriz..
 Çalışmalardan bir örnek olarak , benim naçizane tasarım fikrim, savaş esnasında kolunu kaybetmiş bir kadın, fotoğrafta da göründüğü gibi..



 





 Sunum yazımı okuyunca daha iyi anlayacaksınız ne anlatmak istediğimi...

       Savaşlar kayıplardır...
 Ama evini ama evladını ama kolunu..
 Ve eğer hâlâ hayattaysan, senin için bir ümit var demektir. Yaşamak zorundasın!

 Bombanın patladığı yerde, çiçekler tekrar büyüyecek ; umut ektiğin topraklar elbet yeşerecek, geride kalan çocukların kahkahası, top ve tüfek seslerini bastıracak Ve savaşı çıkaranlar anlayacak ;yalnızca eğitimle bilimle ve en önemlisi sevgi ile kazanılacağını
 bazı şeylerin...

      Nazım'ın dediği gibi ; "Güzel günler göreceğiz çocuklar, Güneşli günler..

 " Ve sen ; eşini,  yavrusunu,   vatanını,  kolunu kaybetmiş kadın!

   Tüm kayıplarına rağmen yaşayacaksın, çiçekler açacak kaybettiğin kolunun oyuğundan.. Kalan tek kolunla kucaklayacaksın tüm güzellikleri,
 YAŞAYACAKSIN!

                         Büşra KOCAOĞLU



                                                    ÇALIŞMALARIMIZDAN ÖRNEKLER














22 Şubat 2016 Pazartesi

SHUTTER ISLAND (ZİNDAN ADASI)

                   

  

      Shutter Island (Zindan Adası) 2009 yapımı Martin Scorsese filmidir.Dennis Lehane(yazar)'in romanından sinemaya uyarlanmıştır. Bu roman 2003 yılında yayınlanmıştır.

   Filmdeki göze çarpan oyuncular;* Leonardo DiCaprio*, Mark Ruffalo, Ben Kingsley, Michelle Williams, Emily Mortimer.

   Merhaba arkadaşlar,
Sizlere eskiden izlediğimiz uzun süre etkisinde kaldığımız bu filmi, şuana kadar filmi izlemeyenlere ipucu vermemeye çalışarak anlatacağız. Bize bu filmi bir arkadaşımız önermişti. Biz de boş bulduğumuz ilk zamanımızda izlemiştik. Film o kadar iyi kurgulanmış ki mutlaka izlenmesi gereken filmler arasına girmeyi gerçekten hak ediyor. Eee sonuçta baş rolde Leonardo DiCaprio var.



     Şimdi biraz filmin içine girelim ;

  Filmde, polis şefi olan Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve yardımcısı Chuck Aule (Mark Ruffalo), Rachel Solando (Emily Mortimer) adlı kendi çocuklarını öldürmüş bir akıl hastasının hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolması üzerine tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü Boston açıklarında bulunan Shutter Adası'ndaki Ashecliffe Hastanesi'ne soruşturma yapmak için gitmeleriyle başlıyor.Filmde ilerleyen sahnelerde esrarengiz olaylar ortaya çıkmaya başlıyor.







    Teddy ve Chuck'ın hastanede yasa dışı tedavilerle akıl hastaları üzerinde deneyler yapıldığına dair şüpheleri gittikçe artar. Olayların çığırından çıkması bu soruşturmayı gittikçe zora sokuyor. Ve zaman geçtikçe rüya ce gerçek arasındaki sınırlar zorlanmaya başlıyor.




Film başladığı andan itibaren trajik ve sürpriz olaylarla doludur. Filme kendinizi o kadar çok kaptırıyorsunuz ki iyiyi ve kötüyü ayırt edemiyorsunuz. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna bir türlü karar veremiyorsunuz. Resmen ortada kalıyorsunuz. Filmin son sahnesine kadar hep bir şüphe içinde oluyorsunuz. Finale yaklaştıkça bu kararsızlık ve şüphe daha da artıyor. Kimin deli kimin akıllı olduğuna bir türlü karar veremiyorsunuz.




   Size, bizim şuana kadar izlediğimiz paranoya, gerilim ve şüphe duygularının en iyi şekilde işlendiği film olduğunu söyleyebiliriz. Bu film de paranoya duygusu gerçekten müthiş bir şekilde işlenmiş.
Film 'kara film' akımını çok iyi aktarmış.

  


  Filmde işlenilen akli dengesi bozuk suçlu akıl hastaları "Titicult Follies" belgeselinde de yer alıyor.





   Böylece yönetmenin Frederick Wiseman'ın 1967 tarihli belgeseli "Titicult Follies" inden etkilendiğini görebiliriz. Bu belgeselde "Massachusettes Bridgewater Eyalet Hapishanesi, Akli Dengesi Bozuk Suçlular Bölümü" mahkumlarının hayatından bir bölümü anlatılmaktadır. Belgeselde, suçlu akıl hastaları üzerinde uygulanan, yasal olmayan ve dehşet verici tedavi yöntemleri anlatılmaktadır.

 




*Shutter Island (Fragman)
*Titicult Follies (Belgeselden bir kesit)

13 Şubat 2016 Cumartesi

             

LÜZUMSUZ ŞEYLER ...

  

Bir şekilde bizi mutsuz eden ,gerekli ya da gereksiz olgular var hayatımızda.
 

Kaç yaşında olursak olalım, şartlarımız ne olursa olsun bir sonraki nefesimizi alıp alamayacağımızın bile belli olmadığı gibi acı bir durumun olması ,yaşayacağımız olumsuzlukları engelleyemiyor…

 


 
 

O halde ; çocuk olalım ,dünyayı karmaşık hale getiren bizler, bir zamanlar bu kadar ağır denklemler oluşturmayan canlılardık.
Salt dünya vardı gözlerimizde.
Mutlu olmak için annemizin gece yanımızda yatması, babamızın üç-beş kuruş harçlık vermesi hatta sakız alması gibi basit isteklerimiz vardı.


 


 

Tamam ,büyüdük isteklerimiz de aynı oranda büyümeli gibi bir düşünce oluşabilir kafamızda. Ama her konunun en brüt haliyle ele alınması gerektiğini düşünüyorum.


En belirgin örnek ;çocuklarımızın yapmasını istediğimiz meslek dışında alanlara yönelmesini istemek ve farklı alanlardaki başarısını önemsememek.

Bunu neden yapıyoruz ?

 


 
 Korktuğumuz şey; bizim basit gördüğümüz mesleği yapamayıp başarısız olması mı?  Bırakın başarısız olsun, düşsün , yaralansın gerekirse..
Bir şeyler yapmak için çırpınmak kadar umut verici bir eylem var mıdır ?
Neyse …


 
 
Şule SAĞLAM
 
 
 
 
 

2 Şubat 2016 Salı

GEZ GÖR KEŞFET




Doğu Akdeniz uluslararası turizm ve seyahat fuarı.

 Gezmeyi görmeyi eğlenmeyi sevenlerin kaçırmaması gereken en önemli yerler şüphesiz ki fuarlar.. Çok seviyorum yeni şeyler keşfetmeyi içimde küçük bir Cristof Colomb var diyebilirim :p


Geçtiğimiz pazar günü de Tüyap Fuar ve Kongre Merkezinde bir turizm fuarı olduğunu duydum ve yola koyuldum, merdivenlerin her köşesinde ' 10 liraya davetiye var abla, içeride bilet 30 TL gel bizden al' diyenlere inanmayarak gittim

ve ne göreyim doğru söylemişler; tek bilet 30 TL fix. Sonra görevlilerden birine yaklaşıp 'Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden geliyorum, bana da mı 30 TL? ' dedim kendimden emin bir şekilde..






Öğrenciyiz vesselam... 30 TL bir fuara verilir miydi? Haklarımı sonuna kadar kullanmak zorundaydım. Görevli hanım da anladı halden ' yaparız bir güzellik' dedi ve misafir kartım, elimde, okulumun adı ile ücretsiz olarak girdim içeriye.. İçeriyi sorarsanız tam bir şenlik yeri;


yabancı ülkelerin tanıtımları, yöresel yemekleri ( damak tadımıza pek uygun olmasa da denedim ) Türkiye'nin birçok ili, turistik bölgeler, yöresel tadlar, Meşhur Adıyaman kahvesinden tutun da Tekirdağ köftesine, Rize'nin çayından Kahramanmaraş'ın dondurmasına kadar tattırdılar sağolsunlar, hiçbir eşantiyon ürünü boş geçmedim :)
Gün sonunda ellerimde eşantiyon torbalarım, gezmekten yorgun düşmüş ayaklarım ve ben evin yolunu tutarken dilimde de 'seneye mutlaka tekrar geliriz' ler vardı... 

Unutmayın çok yaşayan çok görür, çok gezen daha çok görür.. Sevgiyle kalın
 BÜŞRA KOCAOĞLU