25 Ocak 2016 Pazartesi

'Skyscanner' ile Yeni Nesil Seyahat





İş ,okul ya da ev arasında devam eden yaşam döngüsü yoruyor artık..

Monotonluk insanın ruhunun yorulmasına sebep oluyor bir süreden sonra ve yeni yerler keşfetme isteği ağır basmaya başlıyor.

Gözümüzü açtığımızda bir deniz kıyısında, ormanlık bir mekanda ya da bizi mutlu eden herhangi bir yerde uyanmak istiyoruz .


Bizler ; her sabah uyanmamız gereken zamana 1 dakika bile kalsa son saniyesine kadar kullanıyoruz ,alarmdan birkaç saat önce uyanırsak kalan zamanımız için mutluluktan yorganımızı kucaklıyoruz .:) Faklı mutluluk tepkileri vardır tabiki ama en azından ben öyle yapıyorum :D

Bu koşuşturmacada biz de artık bir tatili hak etmedik mi ?


Geçenlerde tüm dünyanın kullandığı ama benim hakkında hiç araştırma yapmadığım bir uygulamayla karşılaştım, utandım J . ‘Skyscanner’ .zaten kelimenin anlamı da işlevi hakkında bilgi veriyor bize.

‘Gökyüzü tarayıcısı’


Skyscanner, insanların seyahat planı yaparken ilham alabilecekleri ve milyonlarca seyahat seçeneği arasından en iyi fiyatlarla doğrudan rezervasyon yapabilecekleri, dünyanın lider seyahat arama sitesidir.

Tamamen tarafsız ve ücretsizdir, bu da her ay 50 milyondan fazla kullanıcısı vardır ve geniş uçuş, otel ve araç kiralama seçeneklerine sahiptir.

Skyscanner for Business ile aynı zamanda seyahat endüstrisini seyahat eden insanlara da bağlıyor.




Skyscanner Küresel olduğu kadar yerel bir hizmet sunuyor. 30'dan fazla dil ve 70'den fazla para birimi desteklenmektedir. Yüksek değerlendirme puanlarına sahip ücretsiz mobil uygulamalarımız şimdiye kadar 40 milyonun üzerinde kullanıcı tarafından indirilmiştir.


Özel şirket statüsünde 2003 yılında kurulan şirketin dünya genelindeki 10 ofisinde 700'den fazla çalışanı vardır. SEP, Sequoia, Artemis, Baillie Gifford, Khazanah, Vitruvian Partners ve Yahoo! JAPAN olmak üzere; birlikte Skyscanner Japan isimli bir ortak girişime de sahip olduğu 7 kurumsal yatırımcısı bulunmaktadır.


PEKİ NASIL ORTAYA ÇIKTI ?

Skyscanner’ın CEO'su Gareth Williams genç yaşından beri bilgisayar dünyasına inanılmaz bir ilgi duyuyordu. Hayallerini takip etti ve Manchester Üniversite'sinde matematik ve bilgisayar okudu. Üniversitenin ilk gününde Bonamy Grimes ve Barry Smith (daha sonra Skyscanner'ın ortak kurucuları oldular) ile tanıştı ve müzik ile bilgisayar koduna olan ilgileriyle birbirlerine bağlandılar.

Mezun olduktan ve "serbest programcı" olarak çalışmaya başladıktan sonra Gareth, Fransa'da yaşayan kardeşini ziyaret etmek için en iyi uçuşu bulmak amacıyla çok sayıda hava yolunu ve seyahat şirketi web sitesini aramanın zorluğundan usanmıştı.

Gareth, dünyadaki tüm ticari uçuşların fiyatlarının toplayacak, birleştirecek ve karşılaştıracak tek bir web sitesinin hayalini kurdu. Böylelikle basit bir Excel sayfasından Skyscanner doğdu.


Gareth Williams
Proje kulaktan kulağa duyularak haklı bir üne kavuştu. Skyscanner'ın prototip sitesini binlerce insan kullanmaya başladığında üç kurucu birşeyler keşfettiklerini fark ettiler ve düzenli işlerini bıraktılar. Edinburgh'daki ofisin açılışıyla Skyscanner sitesi resmi olarak 2003'te açılmış oldu.

Şirket büyüyerek Avrupa'daki bir numaralı uçuş arama motoru oldu ve 2011'de Skyscanner'ın Asya-Pasifik pazarında büyümesine yardımcı olmak için Singapur ofisi açıldı.

Skyscanner Birleşik Krallık, Singapur, Beijing, Shenzhen, Miami, Barselona, Sofya ve Budapeşte’deki ofisleriyle artık tüm dünya genelinde faaliyet göstermektedir.

Şimdi Tayca, Japonca ve Rusça dahil 30 farklı dilde hizmet sunmakta olan Skyscanner tüm dünyada bireysel seyahat eden kişilerin tercih ettiği bir seyahat sitesidir.

İçinden geldiğince,doyasıya gezmek …

Ve tabiki yeni ve orijinal uygulamaları kullanarak ...

Otobüste uzun bir yolculuk,uçak ya da tren...mutlu olmak için engel yok J

Şule SAĞLAM

23 Ocak 2016 Cumartesi

Pardon ,Wifi Şifreniz Neydi Acaba?


Her nereye gidersek gidelim, yanımızda muhabbet edebileceğimiz bir arkadaş ya da mümkün olduğunca zaman geçirmemiz gereken ailemiz bulunsa da aşırı odaklandığımız bir kavram var .

‘İnternet’ 

 
Ve çoğu insanın bilgi edinmek dışında sadece fenomen olabilmek ve sürekli beğeni almak için kullanması çok acı …

Sosyal ağlar (Facebook, Twitter, İnstagram, Snapchat döngüsü) internetin % 1’ini bile kapsamıyorken neden bu vakit kaybı ?
 


Bu konuda uzman Psikiyatrist Dr. Sabri YURDAKUL'un yorumlarını sizinle paylaşmak istiyorum :

Bağımlılığımızın nedenini ancak uzman bir gözden bakarak idrak edebiliriz.


Ki gözlemlerinde de haksız sayılmaz..

İnternetin bağımlılık yapmasının temel sebebi; herkesin kendisine ait bir parça bulabileceği ve sıkılmadan zaman geçirebileceği özellikleri içinde barındırmasıdır. Örneğin oyun tutkunu bir insan ise bilgisayarın karşısında saatlerce oyun oynayabilmekte, kendisiyle aynı zevki paylaşan insanlarla iletişim kurabilmektedir.
 

Kişi eğer insan ilişkilerinde çok fazla girişken ve hatta fiziksel bir takım özellikler nedeniyle biraz özgüveni düşükse kendisini farklı olarak gösterebilmekte ve kendisini görmeyen insanları daha kolay etkileyebilmektedir.

Eğer dünyayı merak ediyor, farklı konularda kendisini geliştirmek istiyorsa uçsuz bucaksız bir bilgi yumağında istediğinden çok daha fazlasını bulabilmekte; müzik tutkunu ise en son müzikleri görüntüleri ile birlikte elde edebilmektedir. Benzer durumda mesleki bilgilere ulaşabilmekte, her işi bulunduğumuz yerden yapabilmekteyiz. 


İnterneti yasaklayıp sınırlamak hiçbir anlam ifade etmez ,kendimden biliyorum :)

Aksine daha verimli kullanımı sağlamak için çocukluktan itibaren bunun için okullarda eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Temel dersler arasında bulunması da etkili bir yöntem .

Bu ortama bu kadar alışmış ve benimsemiş olan bir millet olarak bilinçli kullanımı da sağlarsak çok daha güzel noktalara gelebiliriz .Ki evrensel bir ortamdan bahsediyoruz …

Pantone Tarihinde Bir İlk

Her yılın Aralık ayında gelecek yılın rengini açıklayan Pantone geçtiğimiz yılın Aralık ayında sürpriz yaparak iki renk birden açıkladı. Bu Pantone tarihinde bir ilk. Açıklanan renkler ise pastel tonlarındaki Rose Quartz (Soluk Pembe) ve Serenity (Bebe Mavisi). Pantone yaptığı ilke yakışacak bir kombinasyon sunuyor bize gelecek yılın renkleriyle.
Henüz Pantone ile tanışmayanlar için kısaca tanıtalım; Pantone evrensel bir renk kataloğudur. Pantone renkleri; renklerin baskıda nasıl çıkacağının sonucunu verir bize. Bu sayede baskı sonrasında oluşabilecek sorunların önüne geçilir. Tüm renkler hem parlak hem de mat olarak ayrı ayrı gösterilmektedir. Seçilen rengin mat ya da parlak olduğunu belirtmek için rengin sonuna U ya da C harfleri konur. Mat renkler için U (Uncounted), parlak renkler için C (Counted) kullanılır. Her rengin bir numarası bulunur ve her rengin altında formülü yazılır. Kısaca Pantone dünyanın her yerinde kullanılan renklerin dilidir. Yılın trend renklerini belirler. Renklerin patronudur da ayrıca diyelim ve son noktayı koyalım. :) Birkaç örnek verelim;
HAVVA TAŞDEMİR

Let it Snow








Kim istemez ki böyle bir güzelliğin içinde yürümeyi..
Öylesine eşsiz ve öylesine doğal bir manzara içinde..
   Soğuk havasına rağmen o temiz  ve muhteşem  manzarada yürümek herkesin – özellikle kalabalık şehir ortamında yaşayan  kişilerin-  hayallerini süsler ...
Elbette karda yürümek huzurludur.  Ancak kalabalık bir şehirdeyseniz ve kar hayatı olumsuz bir şekilde etkilediyse karda yürüyüş yapmak çile gibi gelebilir. Şimdi sizlerle bir arkadaşımın başından geçen olayı paylaşmak istiyorum.
 
Bu arkadaşım Beylikdüzü tarafında bulunan özel üniversitelerden birinde ikinci sınıf  öğrencisi. Her zamanki gibi katılması gereken bir dersi varmış ve güle oynaya Şirinevler'den metrobüse binerek dersine gitmiş. Dersine gitmiş gitmesine ama dersten çıkıp eve dönmesi hiç kolay olmamış. Çünkü metrobüs seferler i yoğun kar yağışı sebebiyle iptal olmuş. Onlarca kişi yürümeye başlamışlar metrobüs güzergahında evlerine ulaşabilmek için.  Yaklaşık 2 saat yürüdükten sonra Avcılar durağına gelmişler. Bu durakta metrobüs seferleri başlıyor denmiş onlara. Ancak kar buna da müsaade etmemiş ve onlarca kişi Şirinevler metrobüs durağına kadar yürümek zorunda kalmış. Hatta bu olay televizyon kanallarında haber olarak verilmiş..


Demem o ki: Karda yürümek her zamanda huzur verici değildir. Özellikle büyük şehirlerde hayatı olumsuz şekilde etkilemektedir..
Ancak bu olumsuzluklara rağmen çoğu kişi özellikle çocuklar karın yağmasını dört gözle beklemektedirler. Ben de öyle tabiki  J  



 

Ah, dışarıda hava berbat
Fakat ateş çok keyifli
Gidecek yerimiz kalmayana dek
Kar yağsın, kar yağsın, kar yağsın

Kar durmaya dair bir belirti göstermiyor
Ve ben patlatmak için biraz mısır aldım
Işıklar aşağı çevrilip kısıldılar
Kar yağsın, kar yağsın, kar yağsın

Sonunda iyi geceler öpücüğümüz geldiğinde
Fırtınaya çıkmaktan nasıl nefret edeceğim
Ancak beni sıkıca sardığında
Eve giden yol bana sıcak gelecek

Ateş artık yavaşça sönüyor
Ve sevgilim biz hala vedalaşıyoruz
Fakat beni böyle sevdiğin sürece
Kar yağsın, kar yağsın, kar yağsın

Sonunda iyi geceler öpücüğümüz geldiğinde
Fırtınaya çıkmaktan nasıl nefret edeceğim
Ancak beni sıkıca sardığında
Eve giden yol bana sıcak gelecek

Ateş artık yavaşça sönüyor
Ve sevgilim biz hala vedalaşıyoruz
Fakat beni böyle sevdiğin sürece
Kar yağsın, kar yağsın, kar yağsın

 
şarkının vermiş olduğu keyifle karın yağışını izlemek ayrı bir zevk :)

Sevgiyle kalınn..
Beyza Yılmaz

Bir Kahveye Kırk Yıl..

Arkadaşlar ile oluşturulan koyu bir sohbetin olmazsa olmazları arasındadır Türk kahvesi..
Kahvenin Türk kültüründe ayrı bir yeri ve önemi vardır. O kahvenin özel bir cezvede hazırlanışı, fincanlara yavaşça dökülmesi ve ufak yudumlarla içilmesi başlı başına bir gelenek gibidir.Kimi zaman yemeklerden sonra kimi zaman ev toplantılarıda içeriz kahveyi. Hee bir de kız isteme merasimlerinde gelin hanım büyük bir özenle hazırlar kahvesini. Öyle ki bol köpüklü olarak hazırlanan kahve,istenen kız tarafından pişirilerek el becerisinin göstergesi olarak kabul edilir. Bu nedenle gelin hanım kahveleri bol köpüklü hazırlamak için ayrı bir özen gösterir. Özellikle damat beyin kahvesi büyük bir özenle hazırlanır.. Damat beyin kahvesine şeker yerine tuz katılır ve öyle ikram edilir gelin hanım tarafından. Bunun da bir manası vardır elbet.. “Tüm acılara birlikte kanat germek için senin elinden zehir olsa içerim” Tabii damat bey kahvenin tamamını içtiyse eğer (:
Türk kültüründe bu kadar önemli bir yere sahip olan kahvenin tarihini merak ettim ve araştırdım biraz.. Türk kahvesinin anavatanı Yemen’dir. Bu tat, 15 . yüzyılda Yemen’den Türkiye’ye daha sonra da tüm Avrupa ülkelerine yayılıyor. Zamanla Bağdat, Kahire ve Mekke’de kahve kültürü oluşuyor. Kahvenin 1550’li yıllarda Suriyeli iki girişimci tarafından ilk defa İstanbul’a getirildiği biliniyor. Bu iki tüccar zamanın Osmanlısında ilk kahvehaneyi açarak bu yeni tadı bizlerin damak zevkine sunuyor. İlk açılan kahvehanin çok ilgi görmesi üzerine, diğer yerlerde açılan kahvehaneler, bu büyük zincirin halkalarını oluşturmaya başlıyor. Türk kahvesini ilk kez kavurup öğüterek Türk topluna sunan Kurukahveci Mehmet Efendini olduğunu öğreniyoruz. “Kurukahveci Mehmet Efendi, 1871 yılında Fatih, İstanbulda Mehmet Efendi tarafından kurulmuştur. Türkiye’nin en eski işletmlerindendir ve Türk kahvesinin en tanınan markasıdır..”
“Gönüm ne kahve ister ne kahvehane, Gönül bir dost ister kahve bahane…” Bol muhabbetli günleriniz ve bol köpüklü kahveleriniz olsun. Sevgiyle kalın Beyza Yılmaz

18 Ocak 2016 Pazartesi

Çalışmayı Sevmiyorum!!!

Herkes sever çalışmayı aslında ama evvela; sevdiği işi yapması lazım insanın, mutlu olmak adına. Peki gerçekten mutlu musun? Nadir görülür sabahın kör saatinde uyanıp da işine yahut okuluna aşk ile sevgi ile koşarak giden bir insan.. Gelin görün ki biz sevmiyoruz azizim, işkence geliyor bize; sıcak yatağı, uzun uzun yapılan kahvaltıyı, sayfa sayfa okuduğumuz günlük gazeteyi yüz üstü bırakıp işe, okula gitmek... Neden? Çünkü mutsuzuz Bir çoğumuz memnun değiliz bulunduğumuz konumdan.
Biz kendi kararlarımızı veremedik çünkü. Lise seçiminde, üniversite seçiminde ve haliyle iş seçiminde ve ben de o mutsuz insanlardan biriyim acı ki... Küçüktüm şu anda bulunduğum bölüme itelediler tam manasıyla , "Hadi sen yaparsın aslansın kaplansın" falan fişmekan ağzımı açıp da neyi ben yaparım bile diyemedim, çaresiz kabullendim. Çünkü sen ne istiyorsun diye soran olmadı bana, sorsalardı belki hayallerimden bahsederdim ben de. İşin içine bir defa girince dönüşü de pek mümkün olmuyor ne yazık ki.. Puanlarının seni götürdüğü yere doğru sürüklenip gidiyorsun.. Bu sefer ne iyi notların oluyor ne de iyi işler çıkarıyorsun ortaya.. Sistemin yarattığı mutsuz kalifiye elemanlar olarak yetişiyoruz.
Demem o ki; bırakın çocuklar kendi seçimini kendi yapsın neyle mutlu oluyorsa, ne konuda yetenekliyse, hayalleri ne üzerineyse onu seçsin.. Yazar olmak isteyen çocuğu meslek lisesine itip sen çizim yap demeyin Aşçı olma hayalleri olan çocuğa hayır sen avukat olacaksın demeyin. Bırakın egolarınız biraz sönük kalsın "Benim çocuğum bu yıl doktor oluyor" demeyin de "Benim çocuğum çok mutlu" deyin bu hepsinden üstün inanın. Mutlu insan üretir, girişken olur elbet iş bulur kendine ama mutsuz bir modelistin mutsuz bir avukatın ya da mutsuz bir mühendisin geri dönüşü olmuyor.
Bırakın ki sabahları aşk ile uyansınlar, ben çalışmayı seviyorum desinler, koşarak gitsinler işe, okula ve özünde gerçekten mutlu insanlar olsunlar, biz olamadık onlar olsunlar :) :) Büşra Kocaoğlu

14 Ocak 2016 Perşembe

Mülakatta Nasıl Giyinmeli?

Yeni bir işe başlarken mülakat sırasında hepimiz heyecanlanırız. Kıyafet seçimlerimizi doğru yapabilirsek mülakat sırasındaki stresimizi azaltır ve özgüvenli bir şekilde, iyi bir mülakat süreci geçirebiliriz. Bu konuda size verebileceğim bir kaç önerim var.. KADINLAR Lacivert, gri gibi koyu renklerde etek- ceket pantolon-ceket takımdan oluşan sade, parlak olmayan giysiler tercih edilmelidir. Etek boyu ne çok uzun ne çok kısa olmalıdır. Mülakata giderken dekote kıyafetler tercih etmeyiniz.
Çorap, ten rengi ve desensiz uzun çorap olmalıdır. Takıma uygun tercihen beyaz, mavi ya da pembe, düz renkli gömlek tercih edebilirsiniz. Takıma uygun koyu renkli, siyah ya da kahverengi, kısa topuklu, burnu ve arkası kapalı ayakkabılar tercih edebilirsiniz. Sınırlı sayıda takı kullanın. Hareket etttikçe ses çıkaran bilezik ya da küpeler, uzun kolyeler kullanmayın. Ağır kokulu parfümlerden uzak durun.. He bir de ağır bir makyajdan sakının. Doğal bir makyaj tercih edin. Tırnaklarınız temiz, kısa ve bakımlı olmalıdır.... ERKEKLER
Lacivert, gri gibi koyu renklerde pantolo-ceket takımı tercih edilmelidir. Oturduğunuzda bacaklarınızı göstermeyecek uzunlukta, pantolona uygun koyu renkli çorap kullanabilirsiniz. Beyaz, krem ya da açık mavi renkli uzun kollu ve ütülü gömlekler tercih edilmedilir. Temiz, takımınıza uygun siyah ya da kahvrengi bir deri ayakkabı kullanabilirsiniz. Gömleğinize uygun, takımınızla aynı renkte olmayan, düğümü küçük kravatlar tercih edebilirsiniz. Sadece saat veya bir tek yüzük takınız Özgeçmişinizi ve kalemlerinizi taşımak için deri bir çanta taşıyabilirsiniz. BOL ŞANS :) Beyza Yılmaz

Dikiş Makinesi İcat Edilmeseydi Ne Olurdu?

İlk dikiş makinesinin bir çok mucidi vardır. Bu nedenle dikiş makinesnin kim tarafından icat edildği tam olarak bilinmiyor. İlk dikiş makinesinin patentini, 1790 ylında İngiltere’de Thomas Saint almıştır.
İlk düz dikiş makinesini, 1850 yılında Boston’da Isaac Merritt Singer yapmıştır. Dikiş makinelerinde elbise çamaşır dikmekten başka nakış yapılır ve kundura vb. şeyler dikilir. Eğer dikiş makinesi icat edilmeseydi neler olabilirdi bir düşünelim ; Dikiş makinesi icat edilmeseydi, Tekstil sektörü gelişemeyecek ve bir sürü insan iş bulma konusunda zorluk çekecekti. Singer dikiş makinesi diye bir marka olmayacaktı. İşlevsel ilk ev aleti oluşmayacaktı. Dikiş makinesi olmasaydı, büyük atölyeler, fabrikalar olmayaktı. Moda sektörü günümüzdeki kadar gelişemeyecekti.
Dikiş makinesi olmasaydı, dikiş nakış kursları açılamayacak, açılmış olsa bile insanlar bu denli dikiş yapabilmeyi öğrenemeyecek, kültürel anlamda etkileşim oluşamayacaktı. Dikiş makinesi olmasaydı, terzilik diye bir meslek oluşmayacaktı. İnsanlar evlerinde yırtıklarını söküklerini kendileri dikmeye çalışacaktı. Ee böyle olsaydı insanların dedikodu yapmak için pek zamanları olmazdı herhalde :) Dikiş makinesinin icadı, teknolojinin gelişmesine olanak sağlamıştır. Öyle ki Singer dikiş makinesi olmasaydı, ilk elektrikli süpürge, ilk hafızalı dikiş makinesi, ilk bilgisayarlı dikiş makinesi üretilemeyecekti.. Dikiş makinesi olmasaydı, insanlar sökülen eşyalarını ellerinde dikmek zorunda kalacaktı. Belki de dikemeyeceklerdi. Hem ekonomik olarak hem de zaman tasaffuru açısından sıkıntılı günler yaşıyor olacaktık. Dikiş makinesi ailelerin kendi kendine yetmesine yardım etmiştir. BEYZA YILMAZ

5 Ocak 2016 Salı

Yanlış diktim?

    Merhaba arkadaşlar, çok küçük olmasına rağmen boyundan büyük işlerin kolayca üstesinden gelebilen bir yardımcıdan haberdar mısınız? İplikle yapılan yanlış adımlarda kumaşı deforme etmeden geri dönüş yapabilirsiniz. Bu görevi üstlenen küçük yardımcınız SÖKÜCÜ.

     İki kumaşı tutturmakla başlar bütün dikişler ve amaç hep dikiş paylarının doğrultusunda ilerlemektir. Fakat bazen her şey yolunda gitmeyebilir. Ufak kaymalar, büzüşmeler, dikiş toplamaları gibi bir çok hatayla karşı karşıya kalabiliriz. Bu gibi durumlarda dikişte kullandığımız ipi kumaşa zarar vermeden o bölgeden uzaklaştırmamız gerekir. Bunu da sökücü ile çok basit bir şekilde yapabilirsiniz.

     Birbirine dikilmiş kumaşları aşağıdaki gibi dikiş ipliği görülecek şekilde ortadan açarız. Bu bize daha pratik bir işlem yapmamız için yardımcı olacaktır.


     Ve sökücünün uzun tarafı altta kalacak şekilde tutup sökeceğimiz ipi oyuk kısımda konumlandırırız.


     Oyuk kısım keskin olan bölümdür. O bölgeye aldığımız iplik ile sökücünün sürtünmesi ile saniyede ip kopacaktır. Dikişi sökmek istediğiniz yere kadar bu şekilde ilerleyerek işlemi tamamlayabilirsiniz.

    Dikkat etmeniz gereken noktalardan biri ise kumaşın atkı ya da çözgü iplerinden birine sökücünün sivri ucunu takmamanız. Sivri uç keskin değildir fakat kuvvet uygulandığında ip kopmalarına sebep olabilir. Sökücünün sivri kısmının yanında olan toplu kısım ise metalin kumaşla olabilecek temasını önler. Bu sayede istenmeyen kesiklerle karşılaşmayız.

     Anlatmış olduğum sökücünün boyutu oldukça küçüktür böylelikle ergonomik bir tutuş sağlar. Bir pilot kalem ile kıyaslandığında aradaki farkı görebilirsiniz.

     Bulabileceğiniz en doğru yer ise tuhafiyelerdir. Ya da tekstil ürünlerinin satıldığı dükkanlardan temin edebilirsiniz. Fiyatı yaklaşık olarak 1-1,5 liradır.

     Eğer dikiş dersi olan bir bölümde okumayı düşünüyor ya da hobi olarak dikiş dikmeye vakit ayırıyorsanız kalemliğinizin bir gözünde bulunmasını tavsiye ederim. Sevgiyle kalın:)


Üniversiteler Arası LOL Turnuvası


İnternet üzerinde çok yaygın olan bir oyun “League Of Legends – Efsaneler Ligi” 


“Riot Games” tarafından geliştirilen ve yayınlanan video oyunu. MOBA türü strateji oyunudur. Takım savaşına dayanır ve rakibin alanını istila etmeye yöneliktir.

Dünya çapında çok sevilen League Of Legends’ in yakın zaman içerisinde üniversiteler arası turnuvası başlamak üzere. Benim düşüncem, okulumuz adına bir takımın kurulup, okulumuzu temsil etmek için turnuvaya katılması. Oyun hakkında pek bilgim yok açıkçası. Ancak okulumuzu farklı yerlerde duyurmak için iyi bir aktivite olacağını düşünüyorum. Benimle aynı düşüncede olup ve oyunu takip eden arkadaşlar varsa bir takım kurulması taraftarıyım. Umarım bizim okulumuzu da temsil eden bir takım kurulur. Herkese iyi eğlenceler.

Turnuva hakkında Riot Games’in duyurusu paylaştığım linkte mevcuttur

http://tr.leagueoflegends.com/tr/kampus-sihirdar